Retna ve El Mac: Hızlı-çekim Grafiti

0 yorum
retna ve el mac duvar resmi
Leonardo daVinci'nin Mona Lisa'sı o benzersiz gülümseyişiyle çok kişiyi cezbetmiştir. İnsan yüzünün zamanın o acımasız akışı içinde bir anlık karesini yakalayıp bir tuvalde hapsetmek...

Retna ve El Mac ise günümüzün (bence) Leonardo'ları. Gerçi duvar resimleri yapan sokak sanatçıları onlar, ve kendilerini küçük bir tuvalle de sınırlıyor değiller.

Videoda, yandaki resmin yapılışı hızlı-çekim kaydedilmiş. Resim mi (buna grafiti demek haksızlık) yoksa film mi daha güzel kararsız kaldım.

Cehenneme Gidiş Biletinizi Aldınız mı?

0 yorum
Günlerden bir gün bir TV programında, kerameti kendinden menkul hocalardan biri, insanın dişisinin sesinin tahrik ettiğini ve bu yüzden de caiz olmadığını buyurmuştu. Haklıydı zahir; gerçi nasıl tahrik olacağınız size bağlıydı ama olsun.

Voca People grubunun performansı, prezervatif şeklindeki kostümleri, olağanüstü uyum yetenekleri, seçtikleri eser(ler) ve koreografisiyle beni gerçekten tahrik etti; her açıdan! Müziği bir de o hoca ve benzerlerinin dinlememizi istediği uyuşturan, uyutan, yalnızca erkek sesleriyle dolu o hımbıl şeyle karşılaştırın. Cehenneme gitmek isteyeceksiniz, garanti ederim. Biletinizi şimdiden alın!

E-insan Cennetten Kovuldu

0 yorum
shibuya kavsagi, japonya, tokyo

Siberuzay bir hayal miydi? Gibson'un isim babalığını yaptığı bu kavram dar bir çevrede yaşayan azınlık (maalesef) için farklı bir anlama geliyor. Peki neydi o? Dick'ten, Asimov, Herbert, Sterling, Burroughs, Ballard ve diğer siberpankçılardan esinlenmiş, internetin yükünü çekmiş, bugün bize sıradan gelen bir çok uygulamanın tasarımında ve yaygınlaşmasında önemli roller üstlenmiş o azınlık için siberuzay ne demekti?

Herşeyden önce alter egonuzun, bastırılmış benliğinizin, gerçek sizin ortaya çıkacağı, sınırların ve kısıtların olmadığı bir elektron bulamacında yüzdüğü, olamadığınızı olduğunuz ve kendinizi aştığınız bir yerdi. Sorumluluk yoktu, bu yüzden baskı da yoktu. Sizi aşağılık duygusuna mahkum eden (haklı ya da haksız, yerli ya da yersiz), yetersiz hissettiren düşüncelerin içinde barınamadığı, oksijensiz kaldığı devasa bir okyanustu, adeta bir e-über-idea.

Üniversitelerin koridorlarında doğmuş olan bu entellektüel deney cini birgün lambasından kaçtı ve yaşları küçük ama idealleri büyük yeni yetmelere ulaştı: Çevirmeli modemlerle birlikte BBS'lerin çağı başlamıştı. Zekaları nedeniyle toplumdan soyutlanan bu veletler düşünülmeyeni düşündüler, yapılmayanı yaptılar ve Mentor'un dediği gibi bazılarını bayağı korkuttular.

Derken iş dünyası interneti keşfetti: Fırsat = para. Dağıtım masraflarının olmadığı, pazarlamanın çok ucuza malolduğu bir yer gibi geldi onlara, en azından başlangıçta. Ama bilginin itibar ve güç, paylaşmanın norm olduğu bu ucubik yer onlara pahalıya patladı. Derslerini, kelimenin iki anlamıyla da aldılar: Bu garip yeri gerçek dünyaya benzetemedikleri sürece onlara ekmek yoktu; kaos, ticaret için kötüydü. Discordia öldürülmeliydi. Yasalar, kurallar, polis, zabıta, kısacası düzen olmalıydı. Bilgi gizlenmeliydi ki para getirsindi. Neyse ki müttefikleri yeterince güçlüydü: politikacılar ve din adamları. Yasalar ve yasaklar peşpeşe geldi. Anonimlik lanetlendi. Siberuzay boğulmuş, sanal tüketim dünyası doğmuştu. Hayaller, duygular, mektuplar, fotoğraflar, reklamların gıdasıydı artık.

Bütün olumsuzluklara karşın, yine de birileri bunları öngürmüştü. Varolan kural takımadalarının ücra köşelerinde sessiz gerilla hücreleri oluşturdular. Mevcut protokollerle erişilemeyen, hatta yeni işletim sistemleri gerektiren serbest şehirler: Yeni Yeryüzü: Gizli Shibuya'lar diyarı!

Tarih tekerrür ediyor ve e-insan cennetten kovuluyor. Yeni Yeryüzü ise henüz çok ilkel; düşünsenize, video bile yok. Yine de sorun değil; en azından bizler, internetin yalnızca metin (yazı) olduğu günlerde Mandy'nin resmini nokta vuruşlu yazıcılarda basıp seyretmenin hazzını yaşamış olanlar için.

Yazıya özellikle link konulmamıştır.

Günde Bir Kafatası

0 yorum
her zevke gore kafatasi

Kafatası insan dahil çoğu hayvanın kafasında bulunan kemiksi yapıdır, ya da sözlüklerde buna benzer tanımlar bulursunuz. Kafatası hakkında mitolojilerde çok hikaye var. Sembolizmde ölümün ve ölümlüğünün işaretidir. Pek okumaya meraklı olmasak da hepimiz Hamlet ile Horatio arasındaki konuşmayı biliriz (Shakespeare). Kafatası için bir arama yaparsanız, kendinizi oyalayacak epey yazı bulursunuz.

Ama bazıları için o, formun ta kendisi, sanatçının esin kaynağı. Günde Bir Kafatası da bu kategoriye giriyor. Küpeden kolyeye, maskeden portreye, herşey kafatasından. Şekerden, çamurdan, makarnadan, kilden, kartondan, kakaodan, duvarkağıdından. Kimi ürkünç, kimi gülünç, kimi seksi, kimi sevimli. Bakalım size uyanı hangisi?

Deliliğin Resmini Yapabilir misin?

0 yorum
mahallenin delileri

Delilik dünyamızın bir gerçeği. "Mahallenin delisi" bütün toplulukların ortak figürü. Kimin divane, kimin akıllı olduğu tartışma götürse de, insanoğlu onları önce ortadan kaldırmaya çalışmış, sonra dışlamış, olmamış umursamamış. Ruhsal bozuklukların birer hastalık olduğunun kabulü ve tedavi cihetine gidilmesi tarihin son dönemine rastlıyor.

Marinna, delilik ve delilerle ilgili bulabildiği resim ve fotoğrafları bir araya getirmiş. Onun ikinci bir Foucault olduğunu iddia edecek değilim elbette, ama sonuç en az "Deliliğin Tarihi" kadar çarpıcı olmuş.

İllere Göre Escort Kız Talebi

1 yorum
Hayır, Ford Escord arabadan bahsetmiyoruz ve söz konusu olan ne bir uçak, ne roket, ne de Süpermen. İşsizlik, ekonomik küçülme, açlık düzeyi gibi hep iç karartıcı istatistiklerin yayınlandığı şu günlerde, en fazla escort kız talebinin hangi vilayetlerimizden geldiğini öğrenmek istedim. Niyetim tabii ki escort servisi kurmak değil, ama kurmayı düşünen girişimci vatandaşlarımızın bulguları bedava piyasa araştırması olarak değerlendirmesinde bir sakınca yok elbette.

İnternette gezinen yurttaşlarımızın arama motorlarındaki sorgularından derlediğim sonuçları vermeden önce bir karşılaştırma yapmakta yarar var.

Türkiye'nin Gerçekleri

0 yorum
Türkiye'de demokrasinin neden yerleşemediği hakkında politikacılar, siyaset bilimciler, hatta gazeteciler (Arapça bilmeden Ortadoğu uzmanı olanlar bile) toplamı ciltler tutan makaleler, tezler ve yazılar yazdı. Hepsine saygım sonsuz, ve ne yazık ki çoğuna katılamıyorum. Biraz Popper'ci olacak ama iddiam şu:

Demokrasi açık toplumların işidir.

Açalım: Doğu toplumlarının insanları sıcakkanlı, konuksever ve yardımseverdir. Ailevi değerlere bağlıdırlar, kadına değer verir (anne olmakla cennete gidebilirsiniz) ve çocuklarını severler. Ya da öyle görünürler!

Demokrasinin kök saldığı ülkelere baktığımızda, karşılaştığımız manzara biraz farklıdır. Fahişeler, ahlaki çöküntü, şiddet, bir kurum olarak ailenin erimesi, eşcinseller, vb sanki bize köktendinci edebiyatın ne kadar haklı olduğunu kanıtlar gibidir: Batı'nın teknolojisini alalım, felsefesini değil.

Oysa Batı'da gözlemlediğimiz ve kısmen de olsa ona antipati duymamıza neden olan şey açık toplumun görüntüsüdür. Baskı ve tacize uğramadan olduğu gibi görünebilme, ya da göründüğü gibi olabilme (Memlekette Mevlana'nın Mesnevi'sini okumuş insan sayısı kaçtır dersiniz), ve bunu yaparken de seçimleri yüzünden eleştirilmeyi göze alma. Siyasi mücadele bunun içindir. Saf erdem olan açıklık büyük cesaret ister.

Doğu ise kapalıdır, pisliğini halının altına süpürür; kol kırılır, yen içinde kalır. New York 7. Cadde'de bir tur atın, kimin fahişe olduğunu şıp diye anlarsınız. Konya sokaklarında bir ömür harcayın, yine de işin içinden çıkamazsınız.

Oysa insanın temel dürtülerini yaşadığı coğrafya belirlemez. Su içmek, yemek yemek ve seks: Doğanın bize armağanları. Gezegeni bile terketsek bizimle beraber gelecek davetsiz konuklar.

Batı toplumları düşündüklerini konuşurlar, Doğu'dakilerse idealarını (Platon'un dediği anlamda). Bu oryantal ikiyüzlülük siyasete de yansır. Yasamadan yargıya, yürütmeden insan ilişkilerine, bulaştığı heryeri kirletir, soldurur, zehirler. O yüzden tartışma programlarında veya TV'deki açık oturumlarda gerek katılımcılar, gerekse seyirciler başladıkları noktada bitirirler münazarayı. Düşünceler değil, idealar çarpışmıştır, ve idea ideal olandır, değişmez ki!

Maalesef doğanın hediyeleri Doğu'ya ihanet edet, yüce ideallerine turp sıkar. Ortalığı çift kişilikli yaratıklar doldurur. Bilinçaltı baskılanan herşeyi kucaklar, besler ve büyütür. Ağız ideaya uymayanı reddeder, beyinse gizliden gizliye arzular.

Türk erkeklerinin çoğu karısıyla yatmaktan zevk almaz. Nasıl alsın ki? O, çocuklarının anası, namahremidir, kutsaldır ve seks "idea olarak" düşkünlüktür; kötü kadınlarla yapılır.Türk kadınlarının "kocamı nasıl baştan çıkarabilirim" sorusuna cevap aramasının sebebi budur.

Eski günlerde, böylesine bir iddiayı kanıtlamak imkansızdı; zira kimse doğruyu söylemeyecekti. İnternet bunu da mümkün kıldı ve yaygınlaşmasıyla (penetrasyon) gerçek yüzümüzü görmek, onunla tanışmak kolaylaşacak. Bulgularımı sizlerle burada paylaşacağım ve eleştirilmeyi severim.

2010 Sapporo Kar Festivali

0 yorum
Japonya diyince aklımıza çok şey gelir: manga, uçurtma, samuraylar, kılıçlar, haiku, tiyatro, vb. Ama hepsini birleştiren ortak payda festivallerdir. Japon kültürünün hemen her öğesinin bir festivali vardır ve her festivalin daimi konukları tabii ki sanatçılardır.

Sapporo kar festivali (ing.) geçen hafta yapıldı. Gözde misafirleriyse heykeltraşlardı; yaptıkları kar ve buzdan heykellerle hünerlerini sergilediler. Sizler için iki fotoğraf seçtim. Karlar erise de onlar kalacak.

Sanal Türk/Çin Seddi

0 yorum
Baskı rejimleri hiç değişmez; sansür ve yasaklar ister ideoloji uğruna, ister yukarıdan gelen talimatla, isterse çocukları korumak adına dayatılsın. Hepsi, herşeyden önce kendi zihinlerinin tezahürüdür. Görmek istemedikleri, daha doğrusu kimsenin görmesini istemedikleri şey kendi kafalarındaki çarpık düşüncelerdir. Yasak, ayna gibidir.

Ne yasaksa, yasaklayanların onunla sorunu vardır ama yüzleşmek zordur, ve cesaret ister. Maalesef yasakçılar korkaktır. Problem halının altına süpürülür ve ikiyüzlülük sürer gider. Gerçeklerse gazetelerin üçüncü sayfasında sessiz çığlıklarını atar; ta ki onlar da yasaklanana dek.

Buyrun, Çin'de erişimi engellenen site ve sözcüklerin haritası. Bakalım Çin gerontokrasisinin derdi neyleymiş anlayabilecek misiniz?

İsimleri Nasıl Sınıflandırıyoruz?

0 yorum
Carnegie Mellon'dan Marcel Just, Vladimir Cherkassky, Tom Mitchell ve Sandesh Aryal'dan oluşan ekibin araştırmasına göre, insan beyni fiziki nesneleri sınıflandırırken (görsel bir dürtü olmadığı durumlarda) üç ana semantik faktörü (ing.) kullanarak nesnenin sinirsel şemasını oluşturuyor:

  1. Nesneyi yiyebilir miyim?
  2. Dış unsurlara karşı koruma sağlar mı?
  3. Onunla ne yaparım (tutar mıyım, tekmeler miyim, üretir miyim, vb)?
İlk aklıma gelen sorular:

  • Acaba yanyana kullanılan belirli sözcükler okurların düşüncelerini nasıl etkiler, ya da algıları ne derece değişir (bilişsel manipülasyon)?
  • Yazı başlıklarını, reklam panolarını, vb bu çağrışıma göre düzenlemek  mümkün mü?
  • Hangi kelimeleri birlikte kullanmak ters etki yaratır?

Geceyarısı Erken Geldi

0 yorum
harley davidson motosiklet kullanan kiz

Harley Davidson motorunun üstünde pek cool idi. Kaskı, polarize gözlüğü, deri montu, yahşi çizmeleri, boynuna bağladığı şarap rengi fularıyla uyum içindeydi. Motorun o cezbedici homurtusunu dinleyebilmek için iPod bile kullanmıyordu. Ne de olsa özgürdü, tıpkı o dayak yememiş özgür kız kadar özgür. Kerouac onu yazmıştı. Gerçi memleket yollarında değil ama İstanbul sokaklarında turluyordu, ama olsundu. Rüzgarı teninde hissetmek, yolun önünde yılan gibi kıvrılışını izlemek, pistonların kalkıp inmesinin kalbinin atışıyla karışması ne muhteşemdi.

Parketti, kaskını ve gözlüklerini çıkardı. Kimbilir kaç para verdiği cep telefonundan bir numara çevirdi ve o serbest ruhlu sesiyle:

Akşama ne yaptın anneciğim?

Büyü bozuldu, fayton balkabağı oldu. Taklitlerinden sakınınız!

İnternette Başarı mı İstiyorsunuz? Deneyin

0 yorum
Nette pazarlamanın sırtımıza yüklediği kambur yeni şeyler denemekten başka çaremizin olmadığı gerçeğidir. Dünyada internette yapılan alışveriş %40 artarken Türkiye'de yerinde sayması (toplam alışveriş içindeki payı %1 bile değil) ne kadar gaflet ve delalet içinde olduğumuzun somut bir göstergesi.

Diyelim ki herşeyi doğru yapıyorsunuz, tek kelimeyle kusursuz. Daha iyisini yapmak, geliştirmek mümkün değil gibi görünüyor. Örnek biraz gerçekdışı da olsa benimle kalın, lütfen. Bu durumda bile pazarlama ve satış için deney yapmak zorundasınız, çünkü çevreniz devamlı değişiyor:


  • Müşterileriniz değişiyor. Değişim yavaş da olsa orada. Tam şu anda onlara hitap ediyor olsanız bile, bu kusursuz uyumun sürmesi için evrilmelisiniz.
  • Rakipleriniz değişiyor. Eski günlerde rakipleriniz pek hızlı değişmezdi, fakat internet bunu bambaşka bir şeye dönüştürdü. Artık rakipleriniz her hareketinizi oturdukları koltuktan kalkmadan takip edebiliyor. Düşünün: Sokaktaki küçük kitapçının bile Amazon gibi bir rakibi var.
  • Teknoloji değişiyor, ki en hızlı dönüşüm yaşanan alan bu. Bugün sizi koruyan duvarlar (gümrük, mevzuat, vb) her an teknoloji sayesinde yıkılabilir. Zor olan, kolay olabilir.
Şimdi kendinize söz verin (yeni yıl da geldi) ve bu ay yeni bir şey deneyin.

Minimalist TV Dizisi Posterleri

0 yorum
terminator scc minimalist posteri
Hazır Yıldız Savaşları posterlerine bulaşmışken, Albert Exergian'a değinmemek haksızlık olurdu. Popüler TV dizileri için hazırlamış olduğu minimalist posterler tek kelimeyle göz kamaştırıcı. Ben, seriden Terminator, the Sarah Connor Chronicles için tasarladığını seçtim. Bakalım siz hangisini beğeneceksiniz?

Eğer tasarım, grafik sanatları veya fotoğrafçılıkla ilgileniyorsanız, Exergian'ı takip etmenizi hararetle öneririm.

Yıldız Savaşları Evreni

0 yorum
star wars endor orman ayi minimalist poster
Justin van Genderen, George Lucas'a ithaf ettiği minimalist posterler hazırlamış. Gezegenlerin hepsi Star Wars evreninden ve olağanüstü güzel düşünülmüş. Resimde Endor'un Orman Ayı görünüyor. Set altı resim ve Tatooine, Hoth, Dagobah, Bespin, Alderaan ve Endor'dan oluşuyor.

Windows Phone 7 ve Facebook Zero

0 yorum
cep telefonu kullananlar icin facebook zero
Microsoft'un Windows Phone 7 serisi cep telefonu işletim sistemini piyasaya sürmesi ve Facebook'un "Zero" sıfır markasıyla mobil kullanıcılar için tasarlanmış yeni sitesini açtığı haberleri üç aşağı beş yukarı aynı zamana rastladı. Bunları henüz tazeliğini yitirmemiş Symbian işletim isteminin artık açık kaynaklı olmasıyla birleştirerek 2010'un trendini teyit etmiş oluyoruz; tabii herkesin ürününe bir sayı eklemesini (sıfır, bir, yedi) saymazsak.

Henüz Windows Phone 7 kurulu bir telefon kullanmadığım için hakkında pek yorum yapmayacağım ama kısa/orta vadede Microsoft'un da tıpkı Google (Nexus One) ve Apple (iPhone) gibi cep telefonu üreticiliğine soyunacağı öngörmek mümkün gibi. Pazar büyük ve pc'nin aksine MS burada tekel konumunda değil. Bir kehanette de cep telefonu firmaları için (işi elektronik olanlar) bulunayım: Onları zor günler bekliyor.

Nihavend Peşrev, Abdülhamid Han Efendi'den

0 yorum
Üyeleri Abdülhamit'in birinci derecede torunlarından olan sansür dairesi başkanlığı bu siteyi de yasaklamamışsa (gerçi yakındır), haftanın müzik videosunu ahlaki zaaflarıma bencileyin pek uygun bir sanatçıdan seçtim: Beth Gibbons. Kendisi beste ve söz yazarı olsa da, çoğunluk onu Portishead grubunun solisti olarak tanıyor.

Gelin toruncukları hurilerin hayalleriyle başbaşa bırakıp yeryüzünde bir kam almaya çalışalım hayattan: Glory Box.

Arabistan'da İç Çamaşırı Boykotu

0 yorum
ic giciklayici ic camasiri
Şu Müslümanlar ilginç insanlar. Reem Asaad (ya da Esad) ekonomi profesörü, Ciddeli. İşi gücü bırakmış (ekonomi tıkırında olsa gerek, petrol hala fışkırıyor, tabii; en azından şanslı azınlık için), Facebook sayfasından bir protesto örgütlemeye başlamış (sosyal paylaşım sitelerini kullanmanın güzel bir örneği). Suudi Arabistan'da Allah protesto mitinglerini yasakladığı için böyle olmak zorunda zira. Sebebi ise şu:

İç çamaşırı satan bir mağaza erkek satıcı (moda deyişle satış temsilcisi) istihdam ediyormuş ve kadınların (bayanların demek istiyorum) beden ölçülerini erkek satıcılara söylemesi (ing.) pek uygunsuz olup, caiz değilmiş. Dikkatinizi çekerim: Kadını görmesi, elini tutması veya konuşması demiyor, meme ve kalça ölçüsünü bilmesi harikulade yanlışmış.

Üniversite profesörleri veryansın ederken ulema durur mu? Onlar da atlamış tramvaya, hep birlikte bütün erkek görevliler atılıncaya dek davul/def çalacaklarmış,  ve müşterileri mağazayı iki haftalık boykota çağırmışlar.

Bu kriz ortamında elin garibanlarını işsiz, dımdızlak ortada bırakmak bana doğru gelmedi. Düşünün: Suudi Arabistan gibi zengin bir ülkede mağazada satıcılığı kim yapar? Ya en gariban Araplar, ya da göçmenler. Bundan dolayı hızlı bir çözüm üretmek durumunda kaldım. Şöyle ki:

Sütyen ve don (ya da tanga, bikini vb) almaya gelen kadınlar, aynen bankalarda olduğu gibi bir sıra numarası alacaklar. Sonra bu fişin arkasına beden ölçülerini yazacaklar. Satıcılar ürünü bulup kasaya verecek, hanımlar da kasiyere (kasiyer kadın olmak zorunda) parayı ödeyip ziynetlerini örtecekler. Müşteri memnun, fakir satıcı memnun, ilahlar memnun.

Çinli Anneler Porno Avında

0 yorum
cinli anne jurisi adaylari
Çin hükümeti düzinelerce anneyi internette porno ve diğer kötü içeriği takiple (ing./fra./çin.) görevlendirdi. eSarcasm bu anne jürisindeki kadınlara açık mektup (ing.) yazmış:

Sevgili Çinli Porno Avcısı Analar,
Öğrendiğimize göre neti dolaşıp porno, iğrençlik ve diğer nahoş içeriği tesbit edecekmişsiniz. Bu uğurda günün önemli bir kısmını harcamaya gönüllü olmuşsunuz. Yandaki fotoğraftan anladığımız kadarıyla, bu asil görev esnasında saatlerce loş bir odada oturmak zorunda kalacaksınız.

Porno polisi analar! Sizinle ortak noktamız çok.

Bizim pek tekin ayakkabı olmadığımız doğru. Biraz saldırganız. Ve evet, Çin'le sık sık dalga geçiyoruz. Fakat porno ve diğer uygunsuz içerik aramak bizim de hoşumuza giden bir uğraş. Genellikle saatlerce. Çoğunlukla yarı karanlık odalarda.

Kabul edin, Çin'in porno takipçisi anaları: Farklılıklarımız çok, ama ortak yönlerimiz de var. Tam olarak şu loş-bir-odada-porno-peşinde-koşma olayı gibi. Durun, bizi hemen deliğe süpürmeyin. İhtiraslarımızı başı dik, alnı açık  paylaşabilen kadınlarla tanışma şansımız pek olmadı; bugüne dek!

Çin'in pornocu anaları, yalan söylemeyeceğiz. Ortak ilgi alanlarımız bir yana, bir grup Asyalı MILF ile karanlık bir odada beraberce porno seyretme fikrinin bize çekici gelmediğini söylersek dürüst davranmamış oluruz. İşte bu yüzden size elimizi uzatmaya karar verdik.

Gelin size yardımcı olalım. Bizi tutun; gelelim, sizinle saatlerce o karanlık odalarda oturarak mümkün olan en iğrenç, en şehvetli pisliği beraberce arayalım. Kutsal görevinizde size yardımcı olalım. Bu kadar porno seyrettikten sonra kendinizi hafif istekli - bizimle vahşi, sınırları olmayan bir orjiye katılacak kadar istekli - hissederseniz, şikayetimiz olmaz doğrusu.

Çin'in porno polisi anaları, birlikte büyük işler başarabiliriz. Büyükten kastımız açık saçık; gerçekten.

Bizi arayın.

xoxo,

eSarcasm

Devamlı Takip Altındayız

0 yorum
Kamu güvenliğine yönelik tehditler artarken, hayatımızın her boyutunu izlemeye yönelik talepler de artıyor. Elektronik postalar, Facebook profilleri, arama sorgularımız, internet alışkanlıklarımız, kısaca özel yaşamımızla ilgili her türlü ayrıntı bir şekilde kaydediliyor.

Toplanan verinin önemli kısmı pazarlama amaçlı ve iyi ya da kötüye kullanılabilir (çoğu kez satış maksadı baskındır) ve şirketlerin elindedir. Keza, emniyet güçlerinin emrinde bariz sebeplerden dolayı hatırı sayılır bilgi mevcut, sokak kameralarından, video kayıt cihazlarına dek.

Peki, rahat mı olmalıyız? Şöyle Türkiye'nin son iki üç yılını bir gözünüzün önünden geçirin: Kaç telefon dinlendi, kaç kişinin bilgisayarları Emniyet'e taşındı, ya da detayını bilemediğimiz kaç kişi henüz duymadığımız yöntem ve tekniklerle takip altında?

Vurgulamak istediğim kimin suçlu ya da suçsuz olduğu değil, özel yaşamımızın ne kadar kolay (hem teknik hem de yasal açıdan) ihlal edilebildiği. Mevcut alışkanlıklarımız sayesinde silemediğimiz izler bırakıyoruz ve günü geldiğinde, bir hata yaptığımızda, bunlar aleyhimize kullanılacak.

Herşey Geçer Hayat Kalır

0 yorum
Neden yağmur istediğim zaman yağmaz; düşmüş, ölü yaprakların üzerinde çıkardığı sesi bana dinletmez? Anlatmamayı tercih ettiği, benden gizlediği şey nedir? Buranın Seattle'dan eksiği nedir? Uykusuzluksa uykusuzluk, yoksunluksa yoksunluk. Esirgeme kendini benden, yağ artık!

yagmuru dinle

Bugün yağmur bir kadın saçıdır
Yeryüzüne dökülen
Upuzun, ince ince
Karanlık kokulu

Sen ki aşkta aldatıldın
Yüreğin taş parçası
Teselli bul türküsünden

Herşey olur
Herşey büyür
Herşey geçer
Hayat kalır

Kadınlar Google'dan Erkekler Google'dan

2 yorum
Arama motorlarını kurcalamak başlı başına zevkli ve hayli ilginç bir uğraş. Arama sorgularının nasıl trend tesbitinde kullanılabileceğini görmüştük. Bu sefer, insanların yatak odalarına girmeye karar verdim. Acaba ülkemizde internet kullanan evli çiftlerin ilgi alanları neydi, en çok neyi merak ediyorlardı, cinsel hayatları nasıldı?

Bunu anlamak için Google'ın geçmiş arama sorgularından derlediği "sorgu tamamlama" (yazdığınız sözcüğe eklemeniz için önerilerde bulunuyor) yönteminde karar kıldım. Venüs'lü kadınlar için "kocamı" yazdım ve bekledim; Mars'lı erkekler için "karımı" yazıp yine Google'ın bir şeyler teklif etmesini umdum. Etti de. Kadınlarınki nisbeten beklentilerime uygun çıktı fakat erkeklerin durumu biraz tuhaf. Sizinle paylaşıyorum:

kadinlar ve google aramalari

erkekler ve google aramalari

Memleket hatunlarının istikbali pek parlak görünmüyor.

Kriz Teğet Geçerken Online Sorgular

0 yorum
Arama motorlarını kullanmak günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Gün geçmiyor ki Google, Yahoo ya da MSN'de bir şeye, herhangi bir şeye bakmayalım. Bill Tancer gibi araştırmacılar işte bu arama sorgularını kullanarak trendleri anlamaya (ing.) ve şirketlere fayda sağlamaya çalışıyor. Örneğin diet ve zayıflama ürünlerine ilgi yeniyılın ilk haftasında tavan yaparken, ikinci haftada çöküyor (ne satacaksınız satın ama yalnız bir haftanız olduğunu unutmayın). Küresel ekonomik krizin (bize teğet geçti) etkisini de bu sorgularla hesaplamayı denemişler.

Bulgulara göre kriz, ABD'de en zengin kesimin ünlülerin bloglarına yönelmesini sağlamış. Buna karşılık brokerlik şirketlerine ziyaretler seyrelmiş. Yine, işbulma, para ve indirim kuponu sitelerine hücum olurken, krizden bunalan insanların online oyun, sosyal ağlar ve film kiralama sitelerine yönelerek interneti bir nevi kaçış yerine çevirdiği gözlemlenmiş.

İngiltere'de ise sayısı en fazla artan (%67) sorgu "öğleden sonra" ya da saat beş çayı. 1500'den fazla varyasyonuyla birincilik onda.

Acaba Türkiye'de nasıl bir trend oluşmuştur? Bunun cevabını bilen bir iki şirket var tabii ki. Bize söylerler mi acep?

Gizli Gözyaşı, Caruso 1904

0 yorum
Her ne kadar "gizli" İtalyanca'daki "furtiva"  sözcüğünü karşılamasa da yerine daha iyi bir şey koyamadım, belki "kimseye belli etmeden", ya da "çaktırmadan" olabilirdi. İzleyeceğiniz yorum Enrico Caruso'nun 1904 yılında New York Carnegie Hall'daki konserinden yeniden dijital yapılmış. Dolayısıyla oldukça kaliteli. Una Furtiva Lagrima, Gaetano Donizetti'nin L'elisir D'amore, Aşk İksiri operasından. Videoyu göremeyenler şu linki deneyebilir, belki çalışır. Enrico Caruso hakkındaki bu güzel siteye de göz atmayı unutmayın.


Tanrının Pisliğini Ardından Temizleyin

2 yorum
Tanrının dışkısı hastalık yayar, içme suyunu kirletir. Tanrınızın tasmasını takın ve pislettiği yeri temizleyin, atıklarını kürekle toplayın. Yasa böyle! Uymayana 25-200 dolar para cezası uygulanır.

tanrinin ardindan pisligini toplayin

Eski/Yeni Dünyadan Davetsiz Misafirler

0 yorum
davetsiz misafirler eski yeni dunya cd kapagi
Eski arkadaşlarımdan hiç olmazsa birisinin bir baltaya sap olduğunu görmek güzel. Hasan Uçarsu, sanat eserlerinin üstüne, altına yahut içine tükürüldüğü düttürü ülkemizde yetişmiş değerlerden (benim aksime). Tekfen Filarmoni Orkestrasıyla yaptığı Davetsiz Misafirler, Arp/Çeng için konçertosu çıkmış. Arp ve çengde (bu alete nasıl merak salmış, bilmek isterim doğrusu) Şirin Pancaroğlu var.

Zoe Keating - The Legions, Youtube Versiyonu

1 yorum
Memlekette Youtube yasağı ilelebet devam edeceği için (nedense Türkiye'deki yasaklar dünyada Çin kadar yankı yaratmadı) gençlerin kültür birikiminde ciddi bir gerileme olacağı (ters bir sözcük, biliyorum; birikmeyen şey nasıl azalır ki?) endişesindeyim. Bu amaçla bir "Youtube'dan Seçtiklerim" köşesi oluşturmaya karar verdim. İlk sırayı ünlü çellist Zoe Keating aldı. Kayıt o kadar mükemmel değil ama müziğe söz istemem. Sizi videoyla başbaşa bırakayım: Zoe ve the Legions.



Videoyu göremeyenler müziği dinleyebilir: The Legions (mp3)

Digg'de Yüzyılın Reklamı

0 yorum
Digg, Electronic Arts ve Dante's Inferno ekibi şeytanın bile aklına gelmeyecek bir reklam kampanyasına imza attılar. Bugünlerde Digg ana sayfasının kaynak koduna göz atanlar (Firefox kulanıyorsanız ctrl+u) sitenin kırıldığını düşünebilir ama bu yeni bir oyunun tanıtımı. Gördüğünüz nefis bir ASCII art uygulaması.
Oyunun hedef kitlesi hesaba katıldığında 12'den vurduklarını söylemek mümkün. Paylaşım sitelerini şirketlerin nasıl güzel kullanabileceklerinin gayet akıllıca düşünülmüş bir örneği. Gerçekten de cehennem size düşündüğünüzden daha yakın!

Google ve Çin Karşı Karşıya

0 yorum
Google Cin logosu
Google ile Çin hükümetinin atışması son olarak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un da olaya karışmasıyla (ing.) yeni bir boyut kazandı:

ABD hükümeti internette serbestliğin yayılmasına yardımcı olacaktır. Şirketlerin, dünyanın neresinde olursa olsun, sansürü kabul etmesi beklenemez.

Konuya bihaber olanlar için kronolojik bir özet (ing.) verelim:

  • Eylül 2000: Google, arama motorunun Çince versiyonunu tanıttı.
  • Eylül 2002: Çin, Google'a erişimi iki hafta boyunca yasakladı. Ardından sorgu sonuçlarının sansürlenmesi başladı.
  • Ocak 2006: Google, nihayet pes edip Google.cn adresinden pornografik ve diğer istenmeyen sonuçarı süzerek hizmet vermeye başladı.
  • Mart 2008: Çin, Youtube ve Google News (haberler) sitelerine erişimi yasakladı.Zamanlama Tibet'teki isyanlara denk geldi. 
  • Mart 2009: Youtube'a tekrar yasak geldi (halen yürürlükte). Çin hükümetinin bir yetkilisi, ülkelerinin internetten korktuğu iddialarını yalanladı.
  • Haziran 2009: Arama sonuçlarında hala tek tük porno bulan Çin hükümeti çıldırdı. Google'a erişim, şirket G-noktası geçen sonuçlar dahil olmak üzere bütün sorguları süzene dek yasaklandı (anlaşılan Çinlilerin bu araştırmadan haberleri yoktu).
  • Eylül 2009: Kuruluşundan beri Google operasyonunun başında olan adamcağız görevini bıraktı. Uzmanlara göre bu, Google'la Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki sorunların daha da büyüdüğünü gösteriyordu.
  • 12 Ocak 2010: Google artık arama sonuçlarını sansürlemeyeceğini (ing.) açıkladı. Açıklama, Çinli insan hakları savunucularının Gmail hesaplarını barındıran sunuculara yapılan saldırıdan sonra geldi ve gerekirse şirket ofislerinin kapatılacağı bildirildi.
  • 14 Ocak 2010: Çin, Google'ın ülkelerinde iş yapmak istiyorsa yasalarına uyması gerektiği ve yasaların da arama sonuçlarının süzülmesini (yani sansürlenmesi) gerektirdiğini söyleyerek karşılık verdi.
  • 18 Ocak 2010: Kimliği belirsiz kişiler Pekin'de yerleşik iki gazetecinin Gmail hesaplarını kırdı.
  • 18 Ocak 2010: İsmi açıklanmayan bir kaynak, son siber saldırılarda bir Google Çin çalışanının parmağı olabileceğini söyledi.
  • 19 Ocak 2010: Google, Çin'de satışa çıkacak iki Android telefonun piyasaya sürülmesinin ertelendiğini açıkladı. Gecikme, şirketin Çinli yetkililerle sürüp giden anlaşmazlıklarına bağlandı (muhtemelen telefonları rahatça dinlemek istiyorlardı).
  • 21 Ocak 2010: Clinton'un özgürlükçü açıklaması geldi.
  • 22 Ocak 2010: Çin, ABD'yi bilgi emperyalistliğiyle (ing.) suçladı.
Şimdi, kim büyük birader, kim mazlum, kararı siz verin.

İnternette Porno Amerika İçin Iyi

1 yorum
bikinili guzel kiz
Doktor Smartass'in araştırmaları sanılanın aksine internet pornosunun Amerika için iyi (ing.) olduğunu gösterdi. Eğer siz de değişik tüplerde (tube), tabii ki YouTube'u kastetmiyorum, hoşça vakit geçirdikten sonra kendinizi suçlu hissediyorsanız, işte internetin icadı ve pornonun erişilebilir olduğu günden bugüne araştırmanın ortaya çıkardıkları:

  1. Cinsel dikkatsizlik düşmüş. İstenmeyen gebelikler ve bulaşıcı hastalık oranları %50 azalmış.
  2. Gençler arasında seks 1991'den 2005'e %7 azalmış.
  3. Biz bildiğimiz yoldan şaşmayız diyenlerde prezervativ kullanımı %16 artmış. Derinin cazibesi olsa gerek.
  4. Online porno videolarının yaygınlaşması boşanmaları %50lere çekmiş.
  5. 1995'den günümüze cinsel istismar (saldırı, tahrik, tecavüz, vb) %44 gerilemiş.
Smartass'in bulguları cidden çarpıcı ve benim gazelerde okuduklarımı doğruluyor: internetin karartılmasıyla cinsel suçların artması doğru orantılı. Zaten bunu keşfetmek için para ve zaman harcamaya da gerek yok; Amerika için iyi olan, bizim için de iyidir.

Symbian İşletim Sistemi Açık Kaynaklı

0 yorum
symbian kullanilan nokia n serisi
Aralarında Nokia, AT&T, LG, Motorola, NTT Docomo, Samsung, Sony Ericsson, STMicroelectronics, Texas Instruments ve Vodafone'un olduğu cep telefonu üreticilerinin ortaklaşa kullandığı Symbian işletim sistemi artık açık kaynaklı (ing.). Her isteyen, kaynak kodunu istediği şekilde ve her amaçla değiştirebilecek.

Her ne kadar Symbian Vafkı kaynak kodunu açacağını 2008'de beyan etmişse de, zamanlama Google (Android/Nexus One) ve Apple'ın (Iphone) giderek artan baskısının etkili olduğunu düşündürüyor.

Artık meraklıları ve serbest geliştiriciler cep telefonunun hemen her parçasını (bazı sürücülerin istisna olacağı kesin) kurcalayabilecek. Bu, tüketiciler için yeni ufuklar demek. Kişisel arzum bazı terbiyesizlerin telefonumu dinlemesinin önüne geçmek olacak sanırım.

Deri Maske F

0 yorum
Steampunk tarzı deri maske yaratıcısı ve imalatçısı Ukrayna'lı Bob Basset'ten harika bir maske daha. Nefes borusu şeklinde sakalı (hafif kadim Mısır havası veriyor; firavunumsu), çivili gözlüğü, Ortaçağ şövalyelerininkini andıran ağız bölümüyle yine kendini aşmış Bob. Herkesin evinde olması gereken bir aksesuar (yaklaşan Sevgililer Günü'nü de hesaba katıyoruz)!

steampunk tarzi deri maske

Groundhog Gününüz Kutlu Olsun

0 yorum
Bildiğiniz gibi her 2 Şubat'ı Bill Murray'in bir zaman döngüsünün içinde tıkılıp kaldığı gün olarak yadediyoruz. Maddeyi olmasa bile zamanı büken Punxsutawney Phil'in gölgesi her daim üzerinize düşsün.

Elektrikli Bisiklet Kabusu Kapıda

0 yorum
elektrikli bisiklet Manhattan caddelerinde
Çin'de kaza eseri başlayan bir ulaşım devrimi (ing.), yollarda dolaşan elektrikli bisiklet sayısının 120 milyona dayanması ve Hollanda, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde giderek yaygınlaşmasıyla birlikte, hayatlarını geliri vergilendirmek yerine haraç toplamaya (yakıt, sigara, içki, vb) bağlamış hükümetlerin kabusu olacak gibi.

Elektrikli bisikletler on yıl içinde sıfırdan 11 milyar dolarlık bir endüstri haline geldi. Hindistan gibi ülkelerde de hızla yayılan aracın Türkiye'ye geleceği günü iple çekiyorum. Düşünsenize, dünyanın en pahalı benzinini satıyorsunuz ve kimse almıyor!

Görsel: Nicole Bengiveno/The New York Times

Gerçek ve Sanal Mekanlar

0 yorum
pokemon karakteri pikachu
Kablosuz ağların yaygınlaşması gerçek ve sanal mekanların birbirine karıştığı ilginç pazarlama yöntemlerinin doğumuna tanıklık ediyor. Zincir hamburger mağazaları işleten McDonald's ve Pokemon oyununun yayıncısı Game Freak, Tokyo'da mekan aşan diye tanımlayabileceğimiz bir taktik uygulamakta.

Yalnızca McDonald's dükkanlarından WiFi yoluyla Nintendo DS cihazına indirilebilen bir Pokemon karakteri var ve oyunun içinde bir mekana kuruluyor. Dolayısıyla karaktere ulaşmak için önce hamburger yemeniz, sonra da Nintendo'nuzda karakterciğin bulunduğu yere gitmeniz gerekiyor. Harika bir marka yaratma (branding) uygulaması.

Sosyal Ağlarda 2010 Trendleri

0 yorum
sosyal paylasim siteleri
Kullanıcıların akla gelebilecek her türlü ıvır zıvırı (önemli şeylere ek olarak) paylaştıkları paylaşım sitelerini 2010'da neler bekliyor? Sosyal medyanın kaypak yapısı dikkate alındığında bunu kestirmek pek kolay değil. Yine de, iki sözcük (ikisi de yabancı dilde) öne çıkacak gibi: mobil ve entegrasyon.

Gözlemlerime göre bilgisayar, ister dizüstü ister masaüstü PC şeklinde olsun, cep telefonuna karşı verdiği savaşı genç nesilde yitirdi. Oyun oynamak ve sohbet yoluyla (chat) cinsel tatmin sağlamak dışında, bilgisayar artık cool değil (programlama cazip ya da merak edilen bir şey değil) ve gençler için tek bir oyuncak var: cep telefonu.

Fakat telefonun bir kusuru var: Facebook, Twitter, vb ağlarıyla arası pek iyi değil. İnternet erişimi pahalı olduğu gibi, anılan ve benzeri paylaşım sitelerini PC'de alıştığımız gibi kullanma konusunda ciddi uygulama eksiklikleri var. 2010 bu açıkların kapatılma yılı olacak. Zombiler artık telefonlarıyla tweet edip (ne fiil ama), karşı cinsi seyyar tavlayacaklar. Büyük sermayenin (Google Nexus One, Apple Iphone ile) hamleleri de bunu teyit ediyor.