Çilek Tarlasından Gelen Adam

0 yorum
Müjde Ar beğendiğim sanatçılardan. Gerçi NTV'de sunduğu programı izliyor değilim (TV ile pek aram yok) ama kendisine verilen hapis cezası sayesinde iyi bir şeyi kaçırmış olduğumu anladım. Olay şöyle:

Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan'a, televizyon programında "Hangi tarlada yetişiyor bu müdürler" diyerek hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Müjde Ar, 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ar'ın cezası 5 yıl ertelendi. Müdür Ceylan, öğrencilerin okul çantaları, araç ve gereçlerinde kullanılan yabancı hayali kahramanları müstehcen bulmuş ve yerine Nasreddin Hoca, Keloğlan gibi Türk milli kahramanlarının figür ve resimlerinin kullanılması için çalışmalar yaptıklarını söylemişti.

Diyanet Sigarayı Haram İlan Etsin

0 yorum
keyifle cigarasini tutturen kiz
Nihayet mutlu bir haber: Avustralyalı Profesör Simon Chapman sigara filtresinde domuz kanından alınan hemoglobin kullanıldığını açıkladı:

Domuz yemeyen Müslüman ve Museviler bunu bilmeli. Firmalar ticari sır nedeniyle sigaradaki katkı maddelerini açıklamıyor.

Türk basınına yansıyan bu haberi okuyan Sigarayla Savaş Vakfı Onursal Başkanı Orhan Kural, "Müslümanlar sigarayı bırakmalı, Diyanet sigarayı haram ilan etmeli," dedi. Kural'ın kampanyasına yürekten katılıyorum. Gerçi mantığında birazcık hata var, zira filtreli sigarayı yasaklamak Yaradan'a karşı işlenmiş bu affedilmez suçu önlemeye yeterli ama olsun. Yutulmayan hemoglobinin nasıl küfür olduğu tartışmasına girmeye zaten gerek yok. Öyle işte! Ucuza tütün bulmak için binbir takla atan bendeniz, bu muhteşem fikri toplam talebi olumsuz etkileyip sigara fiyatlarını düşüreceği umuduyla can-ı gönülden destekliyorum.

Ey inananlar! Sigara içmeyiniz.

Erdoğan-Merkel Aşkı Doludizgin

0 yorum
merkel erdogan gizli iliskisi
Bir an günlerden 1 Nisan olduğunu ve Tayyip ile Angela'nın dağları delip geçen aşkını unutun ve Erdoğan'ın Merkel'e nasıl baktığını bir daha inceleyin. Açıkçası Başbakan'ın bir kadını böyle süzdüğünü ben çok az gördüm. Sanki yıllardır ulaşamadığı sevdiği birine kavuşmanın mutluluğu yüzüne yansımış, gurur, rahatlama, ferahlık hisleri birbirine girmiş. Onlar erdi muradına...

Dövmek Sanattır

0 yorum
dayak atmanin dayanilmaz hafifligi
Karısını keserle dövüp hastanelik eden Konyalı yurttaşımızın hikayesini çoğunuz okumuştur; sanırım kadıncağız kurtarılamadı ve yaşamını yitirdi. Bu dayak işi oldum olası ilgimi çekmiştir. Neden vurur erkek kadına, üstelik keser gibi gayet ilkel ve amaca uygun olmayan bir alet ile? Niye insanımızda estetik ve haz duygusu bu kadar az gelişmiştir?

Oysa dövmek bir sanattır ve zevk için yapıldığında, hele bir de doğru araçlar kullanılırsa size farklı bir dünyanın erotik kapılarını aralar. Diyelim bu Pazartesi günü yorgun argın işten döndünüz, tabii bir işiniz olduğunu varsayıyorum. Eğer yoksa, keseri, baltayı alın ve üç dört saat odun kesin - onlar bu iş için kullanılır, ve biraz yorulun. İşte şimdi havaya girmek üzeresiniz, burnunuzda tütüyor - hayır, zeytinyağlı dolmadan bahsetmiyorum, o tanıdık sıcaklık kasıklarınızdan göğsünüze doğru yükselmekte. Dövmelisiniz, dayak atmazsanız gözünüze uyku girmeyecek! Alın size adres (ing.), en azından yolunu yordamını öğrenmek zahmetine katlanın. Marquis de Sade sizinle gurur duyuyor; küçük bir ihtimal ama neyse.

Janie'yi Hayal Etmek

0 yorum
gotik fantazi
Bilmiyorum, erotik edebiyattan, ya da daha doğru deyişle erotikadan hoşlanır mısınız? Kendine özgü bu yazı türü adeta büyülü bir dünyaya girmek gibidir, hiç çıkmak istemeyebilirsiz; dışardaki hayat bir anda anlamını yitirir, olaylar, haberler, 15. madde, Tayyip'in bıyığı, hocanın sakalı vb olmaları gerektiği yere, hiçliğin kuyusuna doğru tek yönlü yolculuklarına başlarlar.

Ne var ki, her erotika yazarı aynı değildir. Ben kadın yazarları daha etkileyici bulurum. Türün erkek kalemşörlerinin çoğunun tarzı adeta kötü ve kısa porno filmi gibidir; hemen konuya girerler: Kadın emlakçıya ev kiralamak için gider ve komisyoncu "Tam size göre bir yer biliyorum," der. Adamın bu etkileyici konuşması kadını hemen baştan çıkarır, adamın önünde diz çöker ve...

Kadın yazarlarsa farklıdır. Sizi, dışarıdan bakan ve pasif konumda bir seyirci olmaktan çıkarır, olay örgüsünün tam içine sokarlar; hikayenin parçası olursunuz, ister voyör, isterseniz kahramanlardan biri olarak.

Liz'in öyküleriyle 2007 yılında tanıştım. Sitenin adı bile sanki başınızı döndürmek için seçilmişti: You Dream of Janie (kendime not: neden Janie yerine elimde olmaksızın Janice diyorum araştır); orada geçireceğiniz sıradışı dakikaların habercisi gibiydi. Hemen her köşede insanı adeta çimdikleyen, ya da dalıp bir yerlere götüren bir şey vardı (dream a little dream of me). Öyküler arasındaki favorimse Lilith Quotient (18+, ing.) oldu. Bu yarı bilimkurgu, yarı mitolojik hikayeyi bir solukta okudum (kelime oyunlarına dikkat). Henüz tamamlanmamış (kendisine bir ara yazmıştım, tamamlayacağını söylemişti) Lilith'in macerasını seveceksiniz.

İlk düşüncem öyküyü Türkçe'ye çevirmek oldu fakat sonradan vazgeçtim. Kulakları çınlasın, bir arkadaşımız vardı. Bir ara bir boru şirketinin müdürlüğünü yaptı. Tesadüfen telefon konuşmalarını dinleseydiniz, herhalde yüzünüz kızarırdı: boruları indirir, kaldırır, kıvırır, sokar, büker, döşer, yağlar, ucundan tutar, geçirir, yatırır... Sanırım anladınız, listeyi uzatmanın manası yok. Beni çeviriden soğutan da Türkçe'de cinsel içerikli sözcüklere yüklediğimiz aşırı ataerkil ve kaba anlamlar oldu; hikaye kahve muhabbetine dönecekti. Yine de içimde uktedir hala. Ben yapamadım, belki siz yaparsınız (bu kelime oyunu nasıl?).

Görsel: Gothic, OctaviS'ten