Cesaret Treni Bu Duraktan Geçmez

dokunmadan ask olmaz
Bu toprağın insanlarının beceremediği iki şey var:

  1. Sevmek
  2. Dinlenmek
Sevgi anlayışımız hastalıklı, eski deyişle marazi. Bütün aşklarımız platonik, fiziksel temastan yoksun; hayalimizde yarattığımız kişilere aşık oluyoruz. Onu kutsallaştırıyor, daha sonra da hayal kırıklığına uğruyoruz: gerçeği hayalimizdekiyle örtüşmeyince. Halbuki sevgi koklamayla, dokunmayla başlar. Ama ikisi de ayıptır, günahtır. Ülke, erkeğin kalbine giden yolun midesinden geçtiğine inanan kadınlar, annesinin babasıyla yattığının farkında olmayan erkeklerle doludur.

Dinlenmeyi de beceremeyiz. Eşek gibi çalışmak, alınteri dökmek, emek vb hakkında laf çoktur. Yine de dinlenmekten çok kaytarmayı biliriz. Tatilde ikircikliyizdir. "Satmışım anasını" deyip kurtlarımızı dökmek ne zor gelir bize. Davranışlarımızı kimsenin akılcı bir tanımını yapamayacağı toplumsal bir idea belirler. Yaftalar için savaşırken birey yok olur gider. Şairin dediği gibi:

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin 

Ataol Behramoğlu "Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var" şiirinde (Ayfer'e teşekkürler) dokunmuş konuya. Ya siz? Boşa kürek mi çekiyorsunuz, yoksa bir şey öğrendiniz mi? Dersimi aldım mı diyorsunuz, peki hiç uyguladınız mı? Cesaret trenini beklemekten yorulmadınız mı?


0 yorum :: Cesaret Treni Bu Duraktan Geçmez

Yorum Gönder